Sustum yeri değil.
kaşık kaşık içilen,
bir bir sayılıp dizilen,
gönlümde yazdıklarım,
süt değil, şiir hiç değil.
elimden çekeceği var tesbihin.
zaman elimde mirasım.
zuhur zuhur,
etmiş,bitmiş ve sert bir darbe üstünkörü bir çocukluğa düşüp gitmiş.
ben yaşadım, görerek.
merak edilen şeyler şefkat edip,
karşımda pir gibi dikilen.
pirimi öldürdüm.
kış olmadan yollarım bağlandı.
körebe oynamıyoruz burada.
vuramadı bile bile,
sustum yeri değil,
her bir vuruşu damarlarımın,yaşamak dokunmak gibidir.
içimdeki içimden içselliğime hafifçe eğildi.
sormak batıninin sözlük anlamıyla ilgilidir.
elektrikle kesildi evde, mumlar içimize yakılmış birer üzüm.
sarhoş olmak karanlıkta birbirini anlamaya çalışmak gibi.
küstüm yeri değil.
kulaklarım seğirdi, sen beni dinler gibisin.
soğuk şeyler söylenmez içilir,
zihninde çay demlenmiş, sustun yeri değil.
elin titremesin bir adım daha atarsan korkak
korkarak korkarak
üzerine dökülecek bütün kelimeler.
sustum yeri değil.
çocuğuma elinde, bir kaşık dolusu sayfalar,
kaşlarına damlamış, soğuk içilmiyor çorba,
süt, sütün üstünü karala.
yava korkma sorunun kapısını yavaşca arala,
bilirsin anadolu bir çok kez imar edilmiştir.
sevgilim dilime sözcükler dizip,
ikaz üzerine ikazla sürüp giden, sürekliliği icad etmiştir.
bu arada çayım soğudu, soğuk güzelliğin sekerek geçtiği bir yerde
ısıt çayımı içimde,
yenilmek gibi çayı döküp bir yenisi doldurmak,
bu yüzden romantik bir toplumsal sözleşme imzaladı.
kim?
rahatsızlık rahatın içindeki ve merak edilmesi gerekenlerin sillesi
zihnim bir kez olsun fransızca konuşamaz mısın?
yalan söyledim,
derdimi anlatacak kadar biliyorum.
susmayı beceremeyecek kadar yalnız mı?
sustum yeri değil.
elinde mazlumun ahını taşıyan,
ben değil.
kedilerden bahsetmemek de canımı oldukça yakıyor.
sarıl bana
çünkü çayım yine soğudu.
ve çöpe dökülen her demin arkasından ağlıyorum ben.
soğuk her şeyin rengini değiştiriyor,
tesbih çekemiyorum..
babaların elleri soğuyalı ne kadar oldu.
sustum yeri değil.
yanağıma bir tokat, bir ah.
kızardı ama sıcak değil.
babam beni hiç dövmedi.
sorular dayağın bekçisidir.
içeri hiç girmediler.
şiddete eğilimim içimde onlara ayırdığım boşluk.
erken seçime gidiyorum hep.
silkelendi yatağımın üzerindeki ekmekler,
ben üzerine yatmasam da
onlar toprağın üzerine uzandılar.